Abdullah DEMİR: TASAVVUFTA RÜYA TABİRİ

USBD Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
IJSS International Journal of Social Sciences
ISSN 2548-0685 www.sobider.net

TASAVVUFTA RÜYA TABİRİ
* Abdullah Demir, Prof.Dr., USAMER
abdullahdemir2755@gmail.com

Özet
Rüya tabiri tasavvufta müridin seyr u süluk denilen manevi eğitiminde ayrı bir öneme sahiptir.
Müridin manevi durumu gördüğü rüyalara bakılarak mürşidi tarafından tespit edilir ve müridin
ne yapması gerektiği belirlenir. Bu amaçla müridin gördüğü rüyalar mürşid tarafından tabir
edilir.
Anahtar kelimeler: Tasavvuf, rüya, düş, rüya tabiri, rüya yorumu, düş yorma.
THE DREAM INTERPERATION IN TASAVVUF (MISTISYSM)
Summary
The dreamer has a separate prescription in his spiritual education called sûlûk. It is determined
by murshid by looking at the dream he sees the spiritual situation and determines what he needs
to do. For this purpose, the dreams seen by mürid are described by murshid.
Key words: Sufism; dream; dream; dream interpretation; dream interpretation; dreaming

Rüyanın Tanımı ve Mahiyeti
Arapça bir kelime olan rüya’nın Türkçe’deki karşılığı düştür. Eski Türkçe’de ise tüş
denilmekteydi.1 Uykuda alem-i misale ya da gayb alemine açılan insan o alemlerden bir kısım
manzaralara şahit olur. Bu manzaralara rüya denilmektedir. Rüya şuuraltı, Şeytani ya da
Rahmani rüya kısımlarına ayrılmaktadır.

Peygamberlerin rüyaları İslam hukuku açısından sağlam delil kabul edilir. Salih kimselerin
gördüğü sadık rüyalar ise bağlayıcı olmasa da en azından kendileri açısından bir yol gösterici
olmaktadır.2 Görülen rüya ayetlere, hadislere ve dinin emirlere aykırı değilse rüyayı gören ve
rüyayı görene itimad edenler bu rüya ile amel edebilirler.
Kur’an’da Hz. İbrahim ve Hz. Yusuf gibi bazı peygamberlerin gördükleri rüyaları anlatan
ayetler yer almaktadır. Hz. İbrahim’e rüyasında oğlunu kurban etmesi emredilmiş, bu emri
yerine getirecekken gökten bir koç indirilerek onu kurban etmesi emredilmiştir. Yine Hz. Yusuf
rüyasında on bir yıldız ile güneş ve ayın kendisine secde ettiğini görmüş, babası rüyasını
kardeşlerine anlatmamasını söylemiştir. Daha sonra Yusuf aleyhisselam kardeşleri tarafından
kuyuya atılmış, kuyudan çıkarılıp köle olarak satılmış, vezirin hanımı kendisine
meylettiremeyince onu zindana attırmış ve sonunda zindandan kurtulup vezir olmuş, kardeşleri
ile baba ve annesi kendisine secde etmişlerdir. Böylece Yusuf aleyhisselamın yıllar önce
gördüğü rüyanın tabiri bu şekilde çıkmıştır.
Yusuf aleyhisselama rüya tabir etme ilmi de öğretilmişti: “Böylece Yusuf’u oraya yerleştirdik
ki ona rüya tabirlerini öğretelim.”3 Hz. Peygamber aleyhisselatü vesselam da rüyalara çok önem
verir, ashabından rüya görenlere rüyalarını anlattırırdı. Sabahları ashabına “Sizden bu gece rüya
güren var mı?” diye sorar ve rüyalarını yorumlardı.4
Rüyanın önemini ve değerini ifade eden çok sayıda hadis de bulunmaktadır:
1. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
“Zaman yaklaşınca, mü’minin rüyası, neredeyse yalan söylemeyecek. Esasen mü’minin rüyası,
peygamberliğin kırk altı cüzünden bir cüzdür.” Buharî’nin rivayetinde şu ziyade var:
“Peygamberlikten cüz olan şey yalan olamaz.” [Buharî, Ta’bir 26; Müslim, Rüya 8, (2263);
Tirmizî,Rüya 1, (2271); Ebu Dâvud, Edeb 96, (5019).]
2. Ebu Katâde (radıyallahu anh)’nin anlattığına göre: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın
şöyle söylediğini işitmiştir: “Rüya Allah’tandır. Hulm (sıkıntılı rüya) şeytandandır. Öyle ise,
sizden biri, hoşuna gitmeyen kötü bir rüya (hulm) görecek olursa sol tarafına tükürsün ve ondan
Allah’a istiâze etsin (sığınsın). (Böyle yaparsa şeytan) kendisine asla zarar edemiyecektir.”
[Buharî, Tıbb 39, Bed’ü’l-Halk 11, Ta’bir 3, 4, 10,14, 46; Müslim, Rüya 5, (2262); Muvatta 1,
(2, 957); Tirmizî, Rüya 4, (2288); Ebu Dâvud, Edeb 96, (5021).]

3. Buhârî’nin bir rivayetinde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurur: “Beni rüyada
gören, gerçekten beni görmüştür, çünkü şeytan benim suretime giremez.” [Buharî, Tabir 2, 10;
Müslim, Rüya 10; (2266); Muvatta, Rüya 1, (2, 956).]
4. Ebu Rezîn el-Ukeylî Lakît İbnu Amir İbni Sabire (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Mü’minin rüyası, nübüvvetin kırk cüzünden bir
cüzdür. Bu rüya, anlatılmadığı müddetçe bir kuşun ayağında (takılı vaziyette) durur.
Anlatılacak olursa hemen düşer.” [Tirmizî, Rü’ya 6, (2279, 2280); Ebu Dâvud, Edeb 96,
(5020).]
5. (961)- Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Mü’minin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüzünden
bir cüzdür.” [Buharî, Ta’bir 4, Muvaatta 1, (2, 956).]
6. Tirmizî’de Ebu Saîd’den şu rivayet kaydedilmiştir: “En sâdık rüya seher vakitlerinde görülen
rüyadır.” [Tirmizî, Rü’ya 3, (2275).]
7. Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle
demişti: “Benden sonra, peygamberlikten sâdece mübeşşirat (müjdeciler, rüyalar) kalacaktır!”
[Buharî, Tabir, 5; Muvatta, Rüya 3, (2, 957); Ebu Davud, Edeb 96,(5017) ].
Tasavvufta Rüya Yorumu
Tasavvufta rüya tabiri, misal alemi denilen nurani aleme ait ilimlerden sayılmaktadır. Hz.
Yakup ve Hz. Yusuf (as) rüya tabir ilminin piri kabul edilmektedir.5 Rüyalar insanın iç
dünyasına ışık tuttuğu için tasavvufta manevi eğitimde (seyr ü süluk) rüya tabirine ayrı bir önem
verilmiştir.
Kelabazi (ö. 380/990) et-Taaruf isimli eserinde ve Kuşeyri (ö. 465/1072) er-Risale isimli
eserinde rüya konusunu özel bir başlık altında incelemişlerdir. Bazı tarikatlarda rüya tabiri seyr
ü süluk denilen manevi eğitim sürecinin önemli bir parçası kabul edilmiştir. Müridin gördüğü
rüyalara bakılarak manevi eğitimi yönlendirilmiştir. Mürid iyi rüya görürse manevi derecesi
yükselir, kötü rüya görürse bulunduğu manevi dereceden aşağı iner. Özellikle esma zikrini esas
alan tarikatlarda rüya tabirine ayrı bir önem verilmiştir.
Halvetiyye’nin Mısriyye kolunun kurucusu olan Niyazi Mısri (ö. 1694) gördüğü rüyaların seyr
ü süluk sürecindeki etkisi üzerinde durmuştur. Celveti şeyhi Aziz Mahmud Hüdai (ö. 1628),
şeyhi Üftade Hazretleri’ne (ö. 1580) intisabından sonraki üç yıllık seyr ü süluk dönemini
anlattığı Vakıat adlı eserinde, rüyalarını ve bunların şeyhi tarafından tabirlerini anlatır.6
Tasavvufi düşüncede nefis letafet kazandığı ölçüde levh-i mahfuza ait bilgileri sadık rüya
yoluyla idrak edebilmektedir. Bu sebeple Kuşeyri sadık rüyayı kerametin bir çeşidi olarak
görür.7
İbn Arabi’ye göre Allah Teala’nın rüya ile görevli er-Ruh isimli bir meleği vardır. Bu melek en
yakın semanın (dünya seması) altındadır. İnsan uyuduğu zaman bu melekle bağlantı kurar ve
onun elindeki suretleri hayalinde idrak eder. Bu bilgiler böylece levh-i mahfuzdan semavata,
oradan da insanın hayaline yansır. İnsan uyanıkken hisleri dış dünya ile meşgul olduğu için bu
alemle irtibat kuramaz. Ancak tasavvuftaki manevi eğitimle nefsini arındıran insan rüya dışında
da er-Ruh denilen rüya meleği ile bağlantı kurabilir. İnsan seyr ü süluk uygulamaları ile iç
idraklerini güçlendirirse, zahiri hisleri er-Ruh denilen rüya meleğinin elindeki suretleri
görmesine perde olmaz.8
Tasavvufi gelenekte rüya yerinde daha çok vakıa ve vak’a kelimeleri kullanılmaktadır. Rüyanın
vakıa ya da vak’a olarak isimlendirilmesi, tasavvufta rüyanın bir hayal değil gerçek gibi
düşünüldüğünü göstermektedir.
Rüyanın tasavvuftaki önemi sebebi ile tabirname denilen rüya tabiri eserleri kaleme alınmıştır.
Bu eserlere tabirname yanında tabirat-ı vâkıât, tabirat-ı rüya, rüyaname, vâkıâname, seyirname,
güzarişname gibi isimler de verilir. Bunların dışında rüya veya tabirname isimleri
kullanılmadan, başka isimdeki eserler içerisinde yazılmış olan tabirnameler de vardır. Asiye
Hatun’un Rüya Mektupları, Üsküdarlı Muhammed Nasuhi’nin Müraselat’ı, Muhammed Tevfik
Bosnevi’nin ve Kuşadalı İbrahim Halveti’nin Mektubat’ı bu eserlerden bazılarıdır.

Rüya Tabirinde Kullanılan Adab ve Usul
Tasavvuf geleneğinde rüya tabiri sırasında uygulanan bir dizi adab bulunmaktadır.
1.Mürid rüya ve vakıada gördüklerini şeyhinden saklamamalıdır. Rüyada müridin şuuraltına ait
duygular birbirine karışabilir. Mürid şuuraltı rüyası ile sahih rüyayı ayırt edemeyebilir. Bu
sebeple rüyasını şeyhine arz etmeli ve şeyhin tabirine göre hayatını yönlendirmelidir.10
2.Mürid rüyasına yapılan yoruma göre kendisine çekidüzen vermelidir.
3.Rüyanın tabir edilebilmesi için Rahmani mi, şeytani mi olduğu tespit edilmelidir.
4.Tekrar tekrar görülen rüya sahihtir.
5.Tarikatta olmayanların rüyaları afakidir.
6.Rüyasını tabir etmesi için şeyhe ısrar edilmemelidir. Şeyh tabir etse de etmese de rıza
gösterilmelidir.
7.Hak da olsa şeyhinden başkasının sözünü dinlememelidir.
8.Seher vakti görülen rüyalar sahihtir.
9.Kötü rüyalardan Allah’a sığınılmalıdır.
10.Rüyalar kötü yorumlanmamalıdır. Çünkü rüya nasıl yorumlanırsa öyle çıkar.
11.Müridin görmediği rüyayı gördüm diye anlatması çirkin bir davranıştır.11
12. Mürşid, rüyâyı ilham yoluyla ve müridin manevi seviyesine göre yorumlar. Bazı mürşidler
kötü rüyâları bile iyiye yorarlar, Allah Teâlâ da rüyâyı yapılan yorum üzerine zuhur ettirir.12
13.Rüya ehliyetsiz kişilere anlatılmamalı ve tabir ettirilmemelidir. Anlatılmamış rüya
açılmamış mektup gibidir, gerçekleşmeyebilir. Günümüzde rüya tabiri ile ilgilenen psikanaliz,
geştalt, psikodinamik gibi bilim dalları ortaya çıkmıştır.
14. Rüya, mevsime, mekâna, şahıslara, görene ve görülene göre değişik şekillerde yorumlanır.

Nefsin Yedi Derecesine Göre Rüya Tabiri
Tasavvufi rüya yorumu nefsin yedi derecesine göre yapılır. Her nefis derecesinde görülen
rüyalar farklıdır. Rüyada görülen şey kişinin nefis derecesine göre farklı anlamlara gelir.
Sözgelimi nefs-i emmarede bulunan kişinin yılan görmesi, nefsani arzularının kendisini sardığı
anlamına gelir. Buna karşılık diğer nefis derecesinde olan kişinin rüyasında yılan görmesi zalim
hükümdar ya da başka bir anlama gelebilir.13
Nefis dereceleri; 1- Nefs-i Emmare, 2- Nefs-i Levvame, 3- Nefs-i Mülhime, 4- Nefs-i
Muṭmaʾinne, 5- Nefs-i Raḍiye, 6- Nefs-i Marḍiyye, 7- Nefs-i Ṣafiye’dir.

Nefs-i Emmare Derecesinde Rüya
Nefs-i emmarede olanlar rüyasında domuz, fil, köpek, yılan, akrep, fare, eşek, tuvalet, çöplük,
esrar, afyon, sokak, orman, dükkan, kahvehane gibi şeyler görür. Görülen bu şeyler nefsin arzu
ve heveslerine çok fazla uyulduğunu gösterir. Böyle bir kişinin daima abdestli olması, tevhid
zikri ile meşgul olması, dilinden “la ilahe illallah”ı eksik etmemesi gerekir. Nefs-i emmarede
görülenlerin tabiri şu şekilde yapılır:
Domuz: Dünya sevgisi
Fil: Kendini beğenme
Köpek: Gazab ṣıfatı
Yılan: Münafıḳlıḳ
Maymun: Müzevvirlik, koğuculuk, laf taşıma.
Aḳreb: Gaddarlıḳ
Fare: Muzırlıḳ
Bit ve pire: Hile ve tuzak kurmak
Eşek: Faydasız şeylerle meşgul olmak
Tuvalet ve çöplük: Dünyaya meyil
Şarab ve boza: Ḥaram işlemek

Nefs-i Levvame Derecesinde Rüya
Bu derecede olan insan rüyasında koyun, sığır, deve, güvercin, kaz, tavuk, bal arısı gibi evcil
ve faydalı hayvanlar görür. Bunun yanında pişmiş yemek, meyve, elbise, halı, kilim, mum, fırın,
saray, eve, gemi, şeker, bal gibi şeyleri de rüyasında görür. Böyle rüya gören nefs-i levvame
derecesindeki kişi Celal isminin zikri ile meşgul olur. Görülen bu şeylerin tabiri şu şekilde
yapılır:
Ḳoyun: Ḥelal, mübarek
Ṣığır: Menfaat
Balıḳ: Ḥelal ḳazanç
Güvercin, ördek ve ḳaz: Ḥelal ḳazanmaya ḥaris olmaḳ
Bal arısı: Aḫlak-ı ḥamide
Pişmiş yemek: Nefsin ṭabiatı ve eline bir şey geçmesi
Meyve: Nefsin muradı
Evler, saraylar, çarşılar, pazarlar: Nefsin sükûn bulması

Nefs-i Mülhime Derecesinde Rüya
Nefs-i mülhime derecesinde olan insan rüyasında kadın, kafir, çıplak, dinsiz, saçı sakalı
karışmış, aksak, kötürüm, sağır, dilsiz, sarhoş, peltek, hırsız, maskara, canbaz, tellal, tellak,
kasab, kör, şaşı, maymuncu, çalgıcı görür. Bu kişinin Hu isminin zikri ile meşgul olması
gerekir. Görülen bu şeylerin tabiri şu şekilde yapılır:
Ḳadın: ʿAḳılda noḳṣān
Kafir: Dinde noḳṣan
Aşḳ, raḳḳaṣ, dinsiz: Meẕhebde noḳṣan
Ḳırpıḳ ve Yoluḳ: Şeriatde noḳṣan
Ṭopal ve kötürüm: Ḥaḳḳ yoluna gitmemek
A’ma: Ḫaḳiḳatı görmemek

Ṣağır: Ḥaḳḳa ḳulaḳ vermemek
Dilsiz: Ḥaḳḳı söylememek
Zenci: Başḳasının ʿaybını yüzüne vurmaḳ
Sarḫoş ve esrarkeş: Aşḳ-ı mecazi
Eşḳıya, ḫırsız, canbaz, masḳara: Terk-i ibadet ve ḥarama mübaşeret
Dellal, dellak, ḳaṣab, şaşı: Gıybet etmek ve baṭıl yola gitmek

Nefs-i Muṭmaʾinne Derecesinde Rüya
Bu derecede olan insan rüyasında Kur’an, peygamber, padişah, müftü, şeyh, kadı, imam, alim,
salih, Kabe, Medine, Kudüs, sancak, bayrak, yay, ok, bıçak, top, tüfek, tespih ve kitap gibi
şeyler görür. Nefs-i mutmainneden çıkıp nefs-i radıyeye yükselmek için Hakk isminin zikri ile
meşgul olmak gerekir. Görülen bu şeylerin tabiri şu şekilde yapılır:
Ḳuran: Taṣfiye-i ḳalb
Peygamber: Şeriaate tebaʿiyyet
Padişah: Nefse galebe
Müfti: Nefsin ḫayra irşadı
Ḳaḍı: Nefsin ṣıfatının değişmesi
İmam, ulema, ṣuleḥa: Emr-i ilahiye itaat
Kaʿbe, Medine, Ḳudüs, cami, mescid: Ḳalbin ṭemizliği
Sancaḳ, bayraḳ, oḳ, yay, ṭop ve tüfek: Şeyṭanla savaş
Ḥuri, gılman, cennet, melek: Allah’a yaklaşma

Nefs-i Raḍiye Derecesinde Rüya
Bu derecede olan insan rüyasında melek, gılman, huri, cennet, hülle, Burak gibi şeyler görür.
Nefs-i radiyeden nefs-i mardiye derecesine yükselmek için Hayy isminin zikri ile meşgul olmak
gerekir. Görülen bu şeylerin tabiri şu şekilde yapılır:
Gök, güneş, ay, yıldız: Aḳıl ve ruh nuru
Ateş: İbadetin zevali
Yıldırım: Tenbih-i manevi

Nefs-i Mardiye Derecesinde Rüya
Bu derecede olan insan rüyasında gök, güneş, ay, yıldız, yıldırım, ateş, lamba, gök gürültüsü
gibi şeyler görür. Nefs-i mardiyeden nefs-i safiyeye yükselmek için Kayyum isminin zikri ile
meşgul olmak gerekir. Görülen bu şeylerin tabiri şu şekilde yapılır:
Yağmur, ḳar: Rahmet-i ilahiyye
Irmaḳ ve deniz: İḫlaṣ ṣıfatı

Nefs-i Safiye Derecesinde Rüya
Bu derecede olan insan rüyasında yağmur, dolu, kar, nehir, dere, çeşme, kuyu, deniz gibi şeyler
görür. Nefs-i safiyede olan ve bu rüyayı gören insanın Kahhar isminin zikri ile meşgul olması
gerekir.14 Görülen bu şeylerin tabiri şu şekilde yapılır:
Yağmur: Rahmet-i ilahiye
Kar: Rahmetin fazlalığı
Irmak, deniz, çeşme: Marifetullahta ihlas ve tasdik

Sonuç
Rüya ve rüya tabirinin tasavvufun önemli bir unsuru olduğu anlaşılmaktadır. Rüya yorumu tasavvuftaki manevi eğitimde kullanılan bir vasıtadır. Müridin manevi durumu gördüğü rüyalara göre belirlenmekte ve mürşidi tarafından kendisine manevi reçeteler verilmektedir.

Dipnotlar:

1 Şükrü Baştürk, “Tüş Tabirnamesi”, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Bursa 2008, s. 17.

2 Ekrem Buğra Ekinci, İslam Hukuku, İstanbul 2006, s. 150.
3 Yusuf, 21.
4 Ebu Davud, Edeb 88.
5 Osman Nuri Küçük, “Muhyiddîn İbnü’l-Arabî’ye Göre Rüya ve Tabiri”, Marife, Kış 2014, s. 32.

6 Küçük, s. 33.
7 Küçük, s. 35.
8 Küçük, s. 36.
9 Mustafa Tatçı, Yusuf Turan Günaydın, “Türk İslam Edebiyatında Tasavvufi Rüya Tabirnameleri”, Keşkül
Dergisi, Sayı 11, Kış 2007, s. 22-23.

10 Sühreverdî, Avârifu’l-maârif, çev.: H. Kamil Yılmaz, İrfan Gündüz, İstanbul, 1993, s. 517.
11 Tatçı/Günaydın, s. 26-27.
12 Bülent Akot, “Tasavvufî Terbiyede Rüyânın Değeri”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2011/1, c.10, sayı: 19, s. 110 vd.

13 Akot, s. 105 vd.

14 Mete Bülent Deger, “Tâhirü’l-Mevlevî’nin İstinsah Ettiği Müellifi Bilinmeyen Bir “Tabirnâme” Üzerine”,
TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, 2015 Yıl:3, Sayı:5, s.105-114.

KAYNAKLAR
Akot, Bülent “Tasavvufî Terbiyede Rüyânın Değeri”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2011/1, c.10, sayı: 19, s. 110 vd.
Baştürk, Şükrü “Tüş Tabirnamesi”, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Bursa 2008.
Deger, Mete Bülent “Tâhirü’l-Mevlevî’nin İstinsah Ettiği Müellifi Bilinmeyen Bir “Tabirnâme” Üzerine”,
TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, 2015 Yıl:3, Sayı:5, s.105-114.
Ebu Davud, Edeb 88.
Ekinci, Ekrem Buğra İslam Hukuku, İstanbul 2006.
Küçük, Osman Nuri “Muhyiddîn İbnü’l-Arabî’ye Göre Rüya ve Tabiri”, Marife, Kış 2014, s. 32.
Sühreverdî, Avârifu’l-maârif, çev.: H. Kamil Yılmaz, İrfan Gündüz, İstanbul, 1993.
Tatçı, Mustafa Yusuf Turan Günaydın, “Türk İslam Edebiyatında Tasavvufi Rüya Tabirnameleri”, Keşkül
Dergisi, Sayı 11, Kış 2007, s. 22-23.